Dr. Suat GÜNSEL Girne Üniversitesi Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Züleyha Özer YAZGAN: “Ağrısız Bezeler Lenfomada En Sık Görülen Belirtidir”


Lenfomanın, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası olan lenfatik sistemden köken alan, lenf nodları dışında iç organ tutulumları ile de ortaya çıkabilen bir kanser türü olduğunu söyleyen Dr. Suat GÜNSEL Girne Üniversitesi Hastanesi Dahiliye Uzmanı Züleyha Özer YAZGAN, 15 Eylül Dünya Lenfoma Günü dolayısıyla bilgilendirmede bulundu.

“Lenfomalar, farklı ve değişken klinik, patolojik ve genetik özellikler gösterir. Esasen Hodgkin Lenfoma (HL) ve Nonhodgkin lenfoma (NHL) olmak üzere iki başlık altında incelenir.” diyen Dr. Züleyha Özer YAZGAN,  bu grupların da kendi aralarında, hastalığa neden olan hücrelerin tipine göre değişmek üzere çok sayıda alt gruba ayrıldıklarını belirtti.

Dahiliye Uzmanı Dr. Züleyha Özer YAZGAN açıklamasının devamında şunları kaydetti:

“Hem Hodkgin hem de Nonhodgkin lenfomanın esas nedeni bilinmemekle birlikte, Ebstein Barr virüs ya da HTLV-1 gibi bazı virüslerle enfekte kişilerde, immün yetmezlik durumlarında (HIV enfeksiyonu, immünsupresif tedavi uygulanan organ nakli yapılmış hastalar), ailede lenfoma öyküsü olanlarda, ilaçlar (romatoid artrit tedavisinde kullanılan TNF-alfa inhibitörleri, kanser tedavisinde kullanılan kemoterapötikler) ile bazı iş kollarında (boya sanayi, marangoz, deri sanayi, çatı işleriyle uğraşanlar vs) çalışanlarda daha sık görüldüğü bildirilmiştir. Tarımsal alanda kullanılan bitki (herbisid) ve haşarat öldüren (pestisid) ilaçların NHL gelişimine yol açtığı bilinmektedir. Toprakta ve suda ilaç konsantrasyonu fazla olan bölgelerde yaşayan ve çalışanlar risk altındadır.

Lenfoma Belirtileri Nelerdir?
Ağrısız bezeler; en sık görülen belirtidir. Lenf bezlerinde oluşan, ağrı vermeyen, genellikle çapı bir santimden fazla olan düğüm şeklinde şişliklerdir. Fark edilme ihtimali en yüksek olan bezeler, boyunda, koltuk altında veya kasık bölgesinde çıkar. Bu şişlikler ağrıya veya başka belirtilere yol açmaz, ancak sıklıkla boyutları giderek artar. Lenf düğümlerinin şişmesinin çok sık görülen bir durum olduğu unutulmamalıdır. Lenf düğümlerinde şişme olan kişilerin çok büyük bir kısmında lenfoma dışında tanılar söz konusudur. Lenf düğümlerinde şişliğin en yaygın sebebi enfeksiyondur. Şişen lenf düğümleri genellikle enfeksiyon iyileştikten sonra küçülür.

  • Sebebi bilinmeyen ateş; ortada hiçbir neden yokken vücut sıcaklığının 38ºC’nin üzerinde olması ve bunun sebebinin açıklanamaması durumudur.
  • Gece terlemesi; hastanın gece yatarken giyilen giysilerin ve çarşafların ıslanmasına neden olacak kadar şiddetli gece terlemesi olduğunu belirtmesidir.
  • Kilo kaybı; altı ay içerisinde vücut ağırlığının %10’undan fazlasının verilmesidir.
  • Sürekli yorgunluk; şiddetli ve devamlı halsizlik veya yorgunluk hali.
  • Öksürük ve nefes darlığı.
  • Deride kaşınma
  • Batında şişlik, ağrı veya dolgunluk hissi, özellikle karın içindeki lenf düğümlerinde bası oluşturacak derecede bir büyüme olduğunda görülebilir.

Bu belirtiler sadece kansere bağlı ortaya çıkmaz. Enfeksiyonlar veya başka bazı sağlık sorunlarında da benzer problemler görülür. Bu nedenle mevcut belirtileri 2 haftadan fazla devam eden kişiler, mutlaka bir hekim kontrolünden geçmelidirler. Lenfoma, son yıllarda oldukça fazla görülen bir kanser türüdür. Bu nedenle hastaların erken dönemde doktora başvurması erken tanı şansını da beraberinde getirmektedir.

Lenfoma Tanısı Nasıl Konur?
Öncelikle en önemlisi hastadan ayrıntılı bir tıbbi öykü almak ve fiziki muayene ile değerlendirmektir. Hekiminiz, baş ve boyun bölgesinden başlamak üzere, vücudunuzdaki el ile muayene edilebilecek lenf nodlarını kontrol eder. Lenfoma tanısı koymak için mutlaka tutulmuş bölgeden biopsi yapmak gerekir. Kesin tanı histopatolojik inceleme ile konur. Bu nedenle lenf düğümü büyümesi olan hastalarda lenf düğümünün cerrahi olarak çıkarılması ve histopatolojik tetkikinin yapılması gereklidir. Çıkarılacak lenf düğümü hekimin uygun gördüğü yerde ve tetkik için uygun büyüklükte olmalıdır. Tanı için gerekirse biopsi tekrar alınmalıdır.

Fizik muayenede lenf düğümü ele gelmeyen hastalarda, göğüs boşluğu içinde ya da karın içinde büyümüş lenf düğümleri olduğu radyolojik tetkiklerle gösterilirse, genel anestezi altında göğüs boşluğu ya da batın içine ulaşılarak lenf düğümü biopsisi yapılması gerekebilir. Biopsi, kanser şüphesi olan alandan doku parçası alma işlemidir. Lenfoma tanısı konan her hastaya mutlaka hastalığın evresini belirlemek için kemik iliği biopsisi de yapılmalıdır. Hastalığın kemik iliği tutulumunun olup olmadığının belirlenmesi uygun tedavi şeklini kararlaştırmada yol göstericidir. Hastalığın yaygınlığını belirlemek için farklı muayene ve testlerin yapılması gereklidir. Klinik değerlendirme hematolog (kan hastalıklarını tedavi eden hekim) tarafından yapılmalıdır.

Lenfoma Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Lenfoma tedavisi radyoterapi ve kemoterapi ile yapılmalıdır. Lenfomada tedavi seçimi hastalığın evresine göre planlanacağı için evrelemenin doğru yapılması gereklidir. Histopatolojik olarak tanısı doğrulanan her hastaya uygun evreleme için göğüs, batın, pelvis bilgisayarlı tomografik tetkikleri ve kemik iliği biyopsisi yapılmalıdır.

Hodgkin lenfomada tedavi erken evrede radyoterapi yapılması şeklindedir. Hastalık daha ileri evrede ise kombine kemoterapi şemaları (ABVD, MOPP gibi) uygulanmalıdır. Erken evrede uygun tedavi ile %80’lere ulaşan şifa şansı ileri evrelerde de daha düşük bir oranda devam etmektedir. Hodgkin lenfomada (HL) hastanın yaşı, hastalığın histopatolojik tipi, hastalığın evresi, B semptomlarının varlığı (ateş, gece terlemesi, kilo kaybı) tedavi başarısını etkileyen faktörlerdir. NHL’de ise tedavi planı lenfomanın derecesi, hastalığın yaygınlığı gibi birçok faktöre göre yapılır.

Agresif NHL’li hastaların % 30- 60’ında kombine kemoterapi ile şifa elde edilebilir. Hastalığın sessiz formlarında şifa elde edilememesine rağmen prognoz çok iyidir. Bu hastalar 20 yıl ve daha fazla yaşayabilirler. NHL tedavisinde kemoterapi, radyoterapi veya bu tedavilerin kombinasyonu kullanılmaktadır. Bazı sessiz lenfoma türlerinde bekle gör politikası uygundur. Hastalığa ait semptomu olmayan hastalar belirli aralıklarla fizik muayene ve laboratuvar testleri, görüntüleme ile izlenir. Hastalık ilerleme gösterince tedaviye geçilir. Bazen kanser hücrelerini öldürmek için yüksek doz radyoterapi veya kemoterapi gerekir. Bu tedavi ile normal kemik iliği de yıkılır. Sağlıklı kemik iliği elde etmek için bir vericinin kemik iliği veya kök hücreleri kullanılır.

Tam düzeldikten sonra yeniden lenfomanın ortaya çıkmasına nüks denir. Bazen nüks etmiş hastalara da yoğun tedaviler yapılmasını izleyerek kemik iliği veya kök hücre nakli yapılması gerekebilir.”