Kan Bağışı Acil Değil Sürekli Bir İhtiyaçtır

Dünyada her yıl yüzlerce kişi, kaza sonrası veya bazı hastalıkların sonucunda kan kaybına bağlı hayatını kaybetmektedir. Bu kayıpların önüne geçmenin tek yolu düzenli kan bağışıdır. Bu konuda önemli noktaları Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya Uzmanı Sedef Delibaş İnce’ye sorduk:

Kan bağışı neden önemlidir?
Kan muadili olmayan belki de tek sıvıdır. İnsan vücudu o kadar mucizevidir ki hayati sıvı dediğimiz kanı sadece vücudumuz kendisi üretebilmekte, eksildiğinde de yenisi ile tamamlamaktadır. Bundan dolayıdır ki kan bağışı hayati önem taşımaktadır. Üstelik sanılanın aksine kan bağışı acil değil sürekli bir ihtiyaçtır. Kan vermek sadece ihtiyacı olana fayda sağlamakla kalmaz aynı zamanda donöre (kan veren kişi) de sayısız faydaları vardır.

Toplum olarak bu konuda hangi aşamadayız?
Gelişmiş ülkelerdeki kan bağış oranlarının aksine maalesef ülkemizdeki kan bağışı oranları oldukça düşüktür ve bunun en büyük sebeplerinden biri ne yazık ki toplumun duyarsızlığı ve ön yargılardır. Genel olarak toplumumuzda kan bağışı sonucunda “kansız kalınacağı” düşüncesi hakimdir, halbuki kan bağışında bulunmak isteyen bireyler dikkatlice değerlendirilmekte ve sadece şartlara uygun iseler kan bağışında bulunmalarına izin  verilmektedir. Dolayısıyla kan bağışında böyle bir risk kesinlikle bulunmamaktadır.

Kan bağışında bulunmak isteyen hangi aşamalardan geçmektedir ve bu  bireyler hangi kriterleri taşımalıdır?        
Kan bağışı yapmak isteyen kişi nabız, tansiyon kontrolü, HIV, Hepatit B, Hepatit C ve Sifilis gibi hastalıklar için de tarandığından kabaca bir check- uptan da geçmiş oluyor. Kişi 18-65 yaş arasında olmalıdır ancak ilk kez kan bağışında bulunanlar için bu sınır 60 yaşa kadardır. Nabız, tansiyon ve belli kan değerleri istenilen seviyede olmalı bunun yanısıra, bağış yapacak kişinin mutlaka tok olmalı, bulaşıcı hastalığı bulunmamalı, en az 2 hafta öncesine kadar antibiyotik kullanmamış olmalıdır.

Kan bağışında bulunmanın yararları nelerdir?
Kan bağışında bulunmak kişinin kan hücrelerinin yenilenmesine olanak sağlamaktadır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kan vermenin stresi azaltmak, duygu durumunun stabilizasyonu, baş ağrısını azaltmak, fiziksel sağlığa katkıda bulunmak gibi faydaları da vardır. Bunların yanısıra çalışmalar kan vermenin kalp hastalığı ve kalp krizi riskinde azalmaya da yol açtığını göstermektedir. Yüksek tansiyon tanısı ile takip edilen hastaların bir yıl boyunca düzenli aralıklarda kan bağışı yapmalarının tansiyonlarına olumlu yönde etki ettiği de gösterilmiştir. Düzenli kan vermek aynı zamanda kolesterol ve LDL-kolesterol seviyelerinde de belirgin düşüşe sebep olarak kalp hastalığı riskinden korunmaya yardımcı olmaktadır. Kan vermenin bazı kanser türlerine yakalanma riskini de azalttığı bilinmektedir.

Peki neden kan vermeliyiz?                      
Çünkü kan vermek hayat kurtarır. Sayısız hastalıkların sonucunda oluşabilecek kan ihtiyacını gidererek, kaza sonrası kan kayıplarından anemiye, kanser hastalarından talasemi hastaları gibi düzenli kan transfüzyonu alan kişilere ve hemofili hastaları gibi pıhtılaşma faktörüne ihtiyaç duyan hastalara kadar sayısız kişinin hayatına dokunabiliriz.  Bağışlanan kan sadece tek bir hastaya fayda sağlamakla kalmayıp aynı zamanda komponentlerine ayrıştırılarak birden fazla hastaya da yardımcı olabilir. Bu yüzden kan bağışlamak, hayat kurtarmak ile eş değerdir. Sonuçta; kan bağışı yapmak sağlığınız için önemlidir, birine verilebilecek en güzel hediyedir ve hayat kurtarır. Unutmayın kan bekleyen birgün siz olabilirsiniz. “