HIV adlı virüsün neden olduğu bulaşıcı bir hastalık olan AIDS(Acquired Immune Deficiency Syndrome)’in,HIV virüsü bulaşmış olan kişinin hastalığının ilerlemiş haline karşılık gelmekte olduğunu belirten Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Evren, kanında HIV taşıyan kişilere ise HIV pozitif dendiğini ancak kavram bütünlüğünü sağlamak açısından yaygın olarak HIV/AIDS birleşik teriminin kullanıldığını kaydetti.
1 Aralık Dünya AIDSGünü dolayısıyla açıklamada bulunan Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Evren,HIV virüsünün kan ve kan ürünleri, sperm veya cinsel salgılar yoluyla insandan insana bulaştığını belirtti. “HIV, ayrıca plasenta ve süt yoluyla da anneden bebeğe geçebilir. Virüs dış ortam koşullarına son derece hassastır. Bu nedenlede bulaşması için vücut sıvılarının doğrudan teması gerekir. Öksürük, hapşırık ya da el sıkışmak gibi olağan temasla bulaşma olmaz. Tükürükteki HIV miktarı çok düşük olduğundan eğer ağız içinde kanamalı bir yara yok ise tükürükle bulaşma olması beklenmez.” diyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Evren, AIDS’in en önemli bulaşma yolunun cinsel ilişki olduğuna dikkat çekerek damar içi uyuşturucu bağımlılarında ortak kullanılan enjektörler nedeniyle de yayılımın fazla olduğunu ifade etti.
Kan Nakli İle HIV Bulaşma Riski Son Derece Nadirdir
Günümüzde kan nakli ile HIV bulaşma riskinin son derece nadir olduğunu kaydeden Dr. Hakan Evren, virüsle temastan 2-4 hafta sonra yaklaşık olarak iki hafta süren ve üst solunum yolu enfeksiyonu bulgularına benzeyen bir klinik tablo ortaya çıktığını belirterek şöyle devam etti: “Daha sonra hastalar 8-10 yıllık bir klinik bulgusuz döneme girerler. Tedavi almamış hastaların çoğunda virüs alımı ile AIDS gelişimi arasındaki süre 10-11 yıldır. Virüs bağışıklık sistemi hücrelerini etkileyerek vücut direncini düşürür. Bağışıklık sistemi zayıflayan kişilerde normalde nadir rastlanan bazı hastalıklar kolaylıkla gelişir. Bunlar genelde fırsatçı enfeksiyonlardır. Lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlayan uçuk, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı,uzun süreli ishal ve öksürük eşlik edebilir. Pamukçuk gibi mantar enfeksiyonları ve tüberküloz daha sık görülür.”
HIV virüsüne karşı bağışıklık sisteminin geliştirdiği antikorlara anti-HIV dendiğini söyleyenDr. Hakan Evren, bu antikorlarınkandaki düzeyinin Elisa yöntemi ile saptandığını belirtti. “Antikorların kanda saptanabilir düzeye ulaşması için yaklaşık üç aylık bir pencere dönemine ihtiyaç vardır.” diyen Dr. Hakan Evren, bu nedenle bulaşma olduktan ya da şüpheli cinsel ilişkiden hemen sonra yapılan testlerin negatif çıktığını kaydetti.
AIDS Tedavisi Yaşam Süresini Uzatabilmektedir
HIV enfeksiyonunun kesin tedavisi olmadığını söyleyen Uzman Dr. Hakan Evren, bugün için çoğu pozitif bireyde virüsün vücutta çoğalmasını engelleyen ilaçlarla hastalığın yayılmasının durdurulabildiğini ve bireylerin yaşam süresinin uzatılabildiğini kaydederek ilaç tedavisinin hastanın başkalarına virüsü bulaştırma riskini de azalttığına dikkat çekti. Uzman Dr. Hakan Evren, hastalıktan korunmak için güvenli cinsel davranışların toplumda yaygınlaşmasını sağlayacak eğitimlerin devamlılığının çok önemli olduğunu vurguladı.
Dünya AIDS günü olarak kabul edilen 1 Aralık Günü’nün giderek yaygınlaşan hastalığa karşı bilincin yükseltilmesi ve konu ile ilgili farkındalığın arttırılması amacına adandığını hatırlatan Dr. Hakan Evren, Dünya AIDS Günün’nün HIV’e karşı savaşanların bir araya geldiği, HIV’le yaşayan insanların yalnız olmadığının vurgulandığı ve HIV nedeniyle kaybedilen kişilerin anıldığı bir gün olduğunu ifade etti.