Alkolle mücadele amacıyla 5 Mart 1920 tarihinde Hilal-i Ahdar adıyla kurulan; ilerleyen zamanlarda bu mücadele alanına sigara, uyuşturucu madde, teknoloji ve kumar bağımlılığını ekleyen Yeşilay’ın, asırlık geçmişinden güç alarak toplum sağlığı için sorumluluklarının bilinciyle faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu söyleyen Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Coşkun, kurumun son yıllarda uluslararası teşkilatlanma çalışmalarına hız vererek birçok ülkede kuruluş çalışması başlattığını ve kurulumunu tamamlamış tüm ülke Yeşilayları ile Türk Yeşilay’ı öncülüğünde 7 Kasım 2016’da İstanbul’da kurulan Uluslararası Yeşilay Federasyonu’na üye olduğunu belirtti.
Girne Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre, KKTC Yeşilay’ının da diğer 26 ülke Yeşilay’ı gibi İstanbul’da kurulmuş olan bu Uluslararası Yeşilay Federasyonu’nun bir üyesi olduğunu kaydeden Doç. Dr. Uğur Coşkun, Federasyon’un amacının, diğer ülkelerde kuruluşu tamamlanmış olan ülke Yeşilaylarının İstanbul merkezli bir çatı altında toplanması olduğunu ifade ettiği bildirildi.
Doç. Dr. Uğur Coşkun, her yıl 1 – 7 Mart tarihleri arasında kutlanan ve toplumun bağımlılık konusunda bilinç ve farkındalık düzeyini artırmayı hedefleyen Yeşilay Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, insanın karakterinin şekillenmesi ile ilgili çalışmalara ne kadar erken yaşlarda başlanırsa o derece etkili sonuçlar alınacağını kaydederek özellikle ilkokul çağından itibaren çeşitli oyunlar, Yeşilay Görevi verme, spor etkinlikleri, film ve görseller ile çocukların konu ile ilgili olarak eğitilmesinin önemini vurguladı.
KKTC, Türkiye ve tüm dünyada tütün, alkol ve uyuşturucu madde alım oranlarının her geçen gün artmakta olduğunu ve zararlı maddelere başlama yaşının da gittikçe düştüğünü ifade eden Coşkun, hem madde bağımlılığının hem de teknoloji ve kumar bağımlılığının gerek bireysel gerek toplumsal düzlemde psikolojik, sosyolojik ve ekonomik ciddi zararlara yol açmakta olduğuna dikkat çekti.
Sigara Ve Tütün Mamulleri Bağımlılığı
Yeşilay’ın mücadele ettiği her bir bağımlılık ve alışkanlığın kalp damar sistemine de olumsuz etkileri olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Uğur Coşkun, açıklamasının devamında bu olumsuz etkiler ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Tütün mamulleri kan dolaşımını bozarak kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırırken başka bir mekanizmayla da ateroskleroz dediğimiz damar sertliğine neden olmaktadır. Damar sertliğinden sorumlu olan damarın iç yüzeyini döşeyen intima tabakası altına, kolestrol ve aterojenik lipit parçacıklarının geçişi ve burada kümelenerek damar iç lümeninin tıkanması da tütün mamulleri tarafından kat ve kat arttırılmaktadır. Kötü huylu LDL kolestrolü parçacıkları tütün zararlı bileşikleri tarafından oksitlenmekte ve damar sertliğinin baş sorumlusu kabul edilen oksitlenmiş LDL kolestrol oluşmakta bu da kolayca damar iç zarının altına geçerek birikmektedir. Sonuç olarak tütün mamulleri hem damarın yapısını bozmakta hem de kanın yapışkanlığını ve pıhtıya meyilini arttırarak damar tıkanıklığı açısından riskli bir ortam yaratmaktadır. Damarın akut olarak kolestrol plağı ve pıhtı ile tıkanması ölüme yol açabilen kalp krizine de neden olabilmektedir.
Sigara bırakma tedavisinde davranış danışmanlığı ve ilaç tedavisi büyük önem taşımaktadır. Hastanemizde bu konuda Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Yıldız öncülüğünde Sigara Bıraktırma Polikliniği hizmet vermektedir.
Alkol Bağımlılığı
Alkol, kalp damar sistemi üzerine az miktarda alımının olumlu etkileri olabileceği ileri sürülse de belli bir doz üzerinde alındığında çok hızlı olarak kan dolaşımına geçip kan hacmindeki ani artışa bağlı olarak kan basıncında ani yükselme, akut kalp yetersizliği ve aritmileri tetikleme potansiyeli taşır. Özellikle atriyal fibrilasyon denen felçlerin en önemli sebebi olan aritminin en önemli tetikleyici sebeplerinden biri alkoldür. Bunun yanında uzun süreli kullanımda kalp hücrelerinde alkolün toksik etkisine bağlı olarak ortaya çıkan kalp adale zayıflığı hastalığı (Alkolik kardiyomiyopati) ciddi kalp yetrsizliği tabloları yapabilmekte hatta bazen alkolun kesilmesi bile hastalığın ilerleyişini durduramamakta ve kalp naklinden başka çarenin kalmadığı vaka örnekleri olabilmektedir.
Alkol sosyal kullanımı da olan bir psikoaktif madde olduğu için alkolün kötüye kullanımını veya alkol bağımlılığının geliştiğini kabul etmek zaman alabilir. Alkol kullanan birçok kişi sosyal kullanım düzeyinde devam ederken alkol bağımlılığı gelişmektedir.
Uyuşturucu Madde Bağımlılığı
Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Bağımlı, madde kullanımına ara verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar ve zamanla madde kullanım sıklığını ve dozunu artırır.
Değişik bağımlılık yapıcı maddelerin farklı etkileri olmakla birlikte; kalp hızı ve kan basıncında ani yükselme, atardamarlarda ve koroner arterde büzülme, kan pıhtılaşmasında artış, bunlara bağlı kalp krizi ve beyin kanamaları olabilir. Derin komaya bağlı solunum-kalp durması, aşırı uyarılmaya bağlı aort yırtılması, beyin kanamaları ve ani ölümler olabilir.
Hasta ve doktor işbirliğiyle yürütülen tedavi, 2-6 hafta arasında hastanede yatarak arındırma ve bir yıl süre ile psiko-sosyal tedavi şeklinde gerçekleşmektedir.
En iyi korunma yolu ise hiç başlamamaktır.
Kumar Bağımlılığı Ve Teknoloji Bağımlılığı
Yukarıda bir takım madde bağımlılıklarından kısaca bahsettik. Yeşilay, Kumar Bağımlılığı ve Teknoloji Bağımlılığını da mücadele edilmesi gereken alışkanlıklar sınıfına almıştır. Çünkü her iki bağımlılık da fiziksel aktiviteyi aşırı kısıtlamakta hayati kalp damar sistemi tıkanıklıklarına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca yukarıdaki diğer bağımlıklıklara yakalanmak için de uygun bir ortam oluşturmaktadır.
Yüce Atatürkümüzün söylediği gibi “ Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”. Gençlerimizi zararlı alışkanlıklara karşı korumak için onları faydalı sosyal faaliyetlere, doğa gezilerine, spor aktivitelerine yönlendirmeliyiz. İletişim için de klavye ile yazışarak değil direk yüz yüze sohbet ortamları oluşturmalıyız.
Sonuç olarak tüm bağımlılık yaratan maddeler ama özellikle sigara ve tütün mamulleri çok büyük bir epidemiyolojik halk sağlığı problemidir. Bu sebeple yöneticilere sigara ve tütün mamulleri başta olmak üzere bağımlılığa neden olan tüm madde ve alışkanlıklar ile mücadelede büyük görevler düşmektedir.”