Alzheimer Nedir?
Alzheimer Hastalığı demansın (bunamanın) en sık nedeni olup geri dönüşü olmayan ilerleyici nörolojik bir hastalıktır. Zaman içinde hastaların bellek kapasitelerinde azalmalar olur ve mantıklı düşünme, öğrenme ve iletişim kurabilme yetenekleri bozulur. Kişilik değişiklikleri ve diğer psikolojik sorunlar eşlik edebilir. Hastalık beynin temel yapıtaşı olan nöron adı verilen beyin hücrelerini, özellikle bellekle ilgili ana alanları daha fazla etkileyerek belirtilerin oluşmasına sebep olur.
Alzheimer’ın İlk Belirtileri Nedir?
Alzheimer Hastalığı’nın en önemli belirtisi unutkanlıktır. Bu unutkanlık giderek artar, aynı konulardan bahsetme olarak kendini gösterir. Yol bulma sorunları, zamanı şaşırma, kelime hazinesinin azalması, karar vermede zorluk, muhakeme yeteneğinin kaybolması, kişilik ve huy değişiklikleri, davranış değişiklikleri, olaylara ilginin, günlük becerilerin kaybı ve günlük yaşam işlevlerini yerine getirmedeki zorluklar Alzheimer hastalığının belirtileridir.
Normal Yaşlanma Ve Alzheimer Arasındaki Fark Nedir?
Araştırmacılar normal yaşlanmanın etkileriyle Alzheimer hastalığının başlangıcı arasındaki sınırları netleştirmeye çalışmaktadır. Alzheimer dışındaki normal yaşlanma ile ilgili durumlarda kişilerin belleklerinde hafif etkilenme olmakla birlikte henüz içgörü, muhakeme etme ve günlük yaşam aktiviteleri normaldir, mesleki aktiviteleri çok hafif etkilenmiş olabilir.
Alzheimer Seyri Nasıldır?
Hastalığın seyri kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Yaş, ailede benzer hastalığın varlığı, kişilik özellikleri, damarsal hastalıklar, kalp hastalığı ve diabet gibi hastalıkların varlığı, sosyal yaşam aktivitelerinin durumu gibi faktörler hastalığın her bireyde farklı şekilde seyretmesine sebep olur. Ancak hastalığın seyrinde hemen her olguda benzer bulgular var olduğundan hastalığın hangi aşamada olduğuna bu bulgulardan yola çıkarak karar verilebilir.
Kimler Alzheimer İçin Risk Altındadır Ve Bu Riskleri Nasıl Azaltabiliriz?
İleri yaş, kadın cinsiyet, ailesinde Alzheimer olanlar, şeker, tansiyon ve kalp hastalığı gibi vasküler risk faktörleri olanların hastalığa yakalanma oranları artmıştır. Son yapılan bir çalışmada tip 2 diyabet tanılı kişilerde iki kat daha fazla hafif kognitif bozukluk görüldüğünü bildirilmiştir.
Vasküler risk faktörleriyle mücadelenin (diyabetes mellitus, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, obezite gibi) Alzheimer Hastalığı gelişmesini önleyebileceğine dair veriler mevcuttur. Dolayısıyla bu mücadelede önemli bir yere sahip olan beslenme ve yaşam tarzı değişikleriyle Alzheimer gelişiminin önlenebileceği vurgulanmaktadır.
Tekrarlayan Negatif Düşünme Sistemi Alzheimer İçin Risk Oluşturmaktadır
Negatif düşünceler Alzheimer Hastalığı riskini artırabilir. Londra Kings Kolejinden yayınlanan bir makalede tekrarlayan negatif düşünme sisteminin Alzheimer Hastalığı için bir risk taşıdığı; bu kişilerin depresyon, kaygı, uyku bozukluğu tablolarıyla yaşamları boyunca mücadele etmek zorunda kaldıkları ve genetik yatkınlık ile birlikte bu tablolar arasında direkt bir bağlantının olduğu gösterilmiştir. Dolayısıyla çalışmada, ‘’Tekrarlayan negatif düşüncenin tedavisi veya azaltılmasının Alzheimer Hastalığı riskini de düşürdüğü” öngörülmektedir.
Yürümek ve koşmak Alzheimer Hastalığı riskini azaltabilir.
Tıpkı bedenimiz gibi zihnimizi de olumlu anlamda çalıştırmak gerekmektedir. Sosyal ilişkiler, aktif bir yaşam, kitap okumak, her türlü sevilen tarzda müzik dinlemek, tiyatroya gitmek gibi zihin aktiviteleri bizi Alzheimer’dan korumaktadır.
Alzheimer İçin Umut Vaat Edici Çalışmalar Var Mıdır?
Yeni Alzheimer tedavisi için umut vaat eden çalışmalar ve sonuçlar oldukça fazladır. Bu araştırmalara örnek vermek gerekirse; Karolinska Enstitüsü’nde bilim insanlarının hastaların sinir hücresinin büyümesini uyaran belirli bir tür implant geliştirmesidir. Tüm bu sonuçlar umut verici olmakla birlikte günlük pratikte hastalara uygulanma açısından daha birkaç evreden geçmesi gerekmektedir. Yakın zamanda daha geniş çalışmaların sonuçlanması beklenmektedir.
Beslenmenin Zihinsel Fonksiyonlar Üzerine Etkisi Var Mıdır?
Çevresel faktörlerden beslenmenin kognitif fonksiyonlar üzerinde etkileri olduğuna dair önemli veriler bulunmaktadır. Özellikle B vitamini, kafein, yağ asitleri ve vitamin D ile ilgili ilgi çekici sonuçlar bulunmaktadır.
Geleneksel Akdeniz tipi diyetle beslenmenin; özellikle oleik asit, polifenoller, vitamin A, B, C, D ve E, omega 3 poli-ansature yağ asitleri, mineraller (demir, iyot, çinko gibi) ve aminoasitlerin sağlıklı bir beyin oluşumuna neden oldukları vurgulanmaktadır. Beslenme ile Alzheimer Hastalığı oluşma riski arasındaki ilişkiyi inceleyen yeterli sayıda ve güçlü çalışmalar bulunmamakla beraber bazı çalışmalarda olumlu sonuçlar gösterilmiştir. Örneğin bir çalışmada vitamin C ve E’den zengin bir beslenmenin Alzheimer Hastalığı gelişmesi riskini azaltabileceği gösterilmiştir. Ancak, vitamin desteklerinin özellikle doğal yollarla karşılanması önerilmektedir.
Diyetle alınan antioksidanlar, B vitaminleri, polifenoller, poliansature yağ asitleri (omega 3 yağ asitleri gibi) ve balık, sebze tüketiminin artırılmasının Alzheimer Hastalığı gelişmesi riskini azaltacağına dair epidemiyolojik çalışmalar olmakla beraber kontrollü çalışmalarla henüz kanıtlanmış veriler bulunmamaktadır.
Nöronların sağlıklı yaşlanabilmesi için vurgulanan yaşam tarzı değişiklikleri önerileri Alzheimer Hastalığı için de vurgulanmaktadır. Bunlar arasında en önemli olanları şunlardır. Doymuş ve trans yağ tüketiminin azaltılması, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, doğal besin maddelerinden alınan vitamin E tüketiminin artırılması, vitamin B12 alımının artırılması, multi-vitaminler kullanılıyorsa demir ve bakır gibi ağır metalleri içeren vitamin komplekslerinden kaçınılması, alüminyum içeren ürünlerin ve ilaçların kullanımından kaçınılması ve aerobik egzersizin artırılmasıdır.