Dr. Suat GÜNSEL Girne Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Senem MUT, 21 Haziran Dünya ALS Günü dolayısıyla bir açıklamada bulundu.
Girne Üniversitesi Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğü’ne açıklamalarda bulunan , Yrd. Doç. Dr. Senem MUT, ALS hastası fizikçi Stephan Hawking ile ilgili bilgi vererek, büyük fizikçiye 21 yaşındayken motor nöron hastalığı tanısı konduğunu ve birkaç yıl daha yaşayabileceğinin sanıldığını belirterek Hawking’in buna rağmen büyük bir azimle yaşama tutunduğunu ve halen yaşamını sürdürmekte olduğuna dikkat çekti ve Stephen Hawking’in şu sözleriyle devam etti:
Yaşam Ve Umut
İnsanın gayret etmesi için
Hiçbir sınır olmamalıdır.
Hayat ne kadar kötü görünse de
Hayat varken
UMUT VARDIR.
Sanem MUT, Hawking’in yaşamı ile ilgili olarak şu bilgileri verdi:
“1942 yılında İngiltere’de doğan Stephen Hawking’in hastalıkla ilişkili şikayetleri 21 yaşında başladı. Doktorların 2 yıl ömrünün kaldığını söylediği Hawking, sağlık durumunun kötü olmasına rağmen evlendi ve eşinin yardımıyla yüksek lisansını ve doktorasını yaparak profesör oldu. 1978 yılında teorik fizikte en büyük ödül olan Albert Einstein ödülünü aldı. 1982 yılına gelindiğinde dünyanın dört bir yanından ödüller almaya başlamıştı. Büyük Patlama (Big Bang) teorisini ilk ortaya atan Stephen Hawking oldu. Stephen HAWKING Einstein’den sonra dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilir.”
Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sanem MUT, açıklamasının devamında ALS ile ilgili olarak şunları kaydetti:
Als Nasıl Bir Hastalık?
Amiyotrofik lateral skleroz (ALS), kas erimesi ve omurilikte harabiyet ile seyreden bir hastalıktır. Tüm dünyada görülen bir hastalık olan ALS, Amerika’da bu hastalıktan ölen Yankees beyzbol oyuncusu olan Lou Gehrig adıyla, İngiltere’de ve diğer ülkelerde ise Motor Nöron Hastalığı (MND) olarak anılıyor. Türkiye’de ise ünlü bir futbolcu olan eski Galatasaraylı ve Fenerbahçeli Sedat’ın Hastalığı olarak tanınıyor.
Hastalık dünyanın her yerinde ve her kesimden insanda ortaya çıkabilir. Erkeklerde biraz daha sık görülmektedir. Ortalama başlangıç yaşı 55’tir. Ancak, çok genç yaşta veya çok ileri yaşta da görülebilir. Nüfusun yüz binde 2-6 kadarında ALS hastalığı görülmektedir.Tüm ALS hastalarının %90’ı sporadik, %10’u ailesel ALS hastasıdır. Bu nedenle hastalığın büyük çoğunlukla kalıtımla ilgisiz olduğu söylenebilir. Son zamanlarda ALS hastalığı ile ilgili olduğu tahmin edilen pek çok mutasyon bulunmuştur.
Belirtileri Nelerdir?
Başlangıç belirtileri her hastada aynı olmayabilir.Genellikle bir kolda ya da bacakta güçsüzlük ya da incelme, hastanın fark ettiği ilk belirti olur. Örneğin kalem tutmak, düğme iliklemek, çanta taşımak zorlaşır ya da hasta yürürken tökezler. Bazı hastalarda ise hastalık, konuşma bozukluğu veya yutma güçlüğü şeklinde başlar. Hastanın kendisi ya da yakınları peltek, genizden konuşma fark eder. Kaslarda seyirme, ağrı ve kramplar bu belirtilere eşlik edebilir. Bazı hastalarda kontrol edilemeyen ağlama ve gülmeler olabilir.Hastalık vücudun bütün kaslarını etkilemez. Hasta, barsaklarını ve idrarını kontrol edebilir. Cinsel fonksiyonları etkilenmez. Kalp kası zarar görmez. Göz kasları çoğu kez en son etkilenen kas olur, kimi zaman da hiç etkilenmez.
Als Nasıl Teşhis Edilir?
Hastalığın teşhisi klinik belirti ve bulgulara dayanarak konur. Yine de hastalık pek çok kas ve sinir hastalığı ile karışabildiği için bazı tetkiklerin yapılması gerekir. Tanıya yardımcıen önemli yöntem elektromiyonörografidir (EMNG). Başka hastalıklarla karışabileceğinden, manyetik rezonans görüntüleme (MR), bazı kan ve idrar tetkikleri de gerekebilir.
Hastalık Ne Kadar Zamanda İlerler?
ALS’nin seyri her hastada farklı şekilde olur. Hastalıktahayatta kalma süresi genellikle 4-6 yıl olarak verilse de, 10 yıl ve üstünde yaşayan pek çok hasta vardır. İyi bir tıbbi ve sosyal destek ile 20 yıldan fazla yaşayan ALS hastaları vardır.
Als’nin Tedavisi Var Mı?
Ağızdan alınan Riluzol etken maddeli tabletin hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı, hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı kanıtlandı. Ancak, maalesef ALS’nin henüz kesin tedavisi bulunmamaktadır. Yine de, yeni ilaç çalışmaları yoğun olarak sürmektedir. Öte yandan, hastanın mümkün olduğunca rahat ettirilmesi, normal yaşamını sürdürmesini sağlayacak tedbirler alınması çok önemlidir.