Bu yıl 15 Mart Dünya Uyku Günü olarak kutlanmaktadır. 2019 yılı sloganı “Sağlıklı Uyku, Sağlıklı Yaşlanma” olarak belirlenmiştir.
Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Pınar Tunçbilek Özmanevra araştırmalara göre hayatımızın üçte birini geçirdiğimiz uykunun, yemek, içmek kadar vücudumuzun hayati bir ihtiyacı olduğunu söyledi. Özmanevra, Dünya Uyku Günü üzerine yaptığımız söyleşide merak edilen pek çok konuya açıklık getirdi:
Dünya Uyku Günü’nün amacı nedir?
Dünya Uyku Günü; 2008 yılından beri her yıl mart ekinoksundan önceki cuma günü, Dünya Uyku Tıbbı Derneği’nin girşimiyle iyi ve sağlıklı bir uykunun önemi, uyku hastalıkları ve onların tedavileri hakkındaki farkındalığı arttırmak amacıyla kutlanmaktadır. Zira insanların yaklaşık % 35’i yeterli ve kaliteli uyumadıkları için mental ve fiziksel sıkıntılar yaşamaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda uyku ve çocukluk çağı obezitesi arasında bağlantı olduğu gösterilmiştir. Yetersiz ve kalitesiz uyku kısa ve uzun vadede dikkat eksikliğine, öğrenme güçlüğüne, konsantrasyon bozukluğuna, hafıza problemlerine, depresyona, anksiyeteye, psikozlara ve alzheimera yol açabilir.
Uyku düzensizliklerinin sağlık üzerine başka nasıl etkileri olmaktadır?
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, dünya üzerindeki tüm canlılar yaşam fonksiyonlarını güneşin hareketlerine göre düzenlerler. Sirkadiyen ritim, biyolojik saat veya vücut saati denen bu hayati işlev, bizim uyku-uyanıklık, vücut ısısı, yeme-içme alışkanlıkları, metabolizma ve hormonal salınım döngülerimizi kontrol eder. İnsanın bir iç saati olduğu 1700’lerden beri biliniyorken sirkadiyen ritm bozukluklarının insan sağlığı üzerine olan yıkıcı etkileri son 20 yıldır araştırılmaktadır. Sirkadiyen ritmin bozulması en sık iki şekilde karşımıza çıkmaktadır; gece vardiyaları ve jetlag. Sirkadiyen ritmi korumak uyku hastalıklarının, mental hastalıkların, obezite, diabet, kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlıkların risklerini azaltmaktadır. Uykuda görülen solunum bozukluklarının en hafifi horlama hastalığı, en ağır şekli de tıkayıcı uyku apnesidir. Normal erişkin insanların en az %10’unda ve çocukların %12’sinde horlama görülmektedir. Uyku sırasındaki nefes durmaları ise uyku apnesi olarak adlandırılır. Uyku apnesi olan kişilerde sabah yorgun uyanma, baş ağrısı ile uyanma, gün içinde uyku isteği ve uyuklama gibi şikayetler gözlenmektedir. Uzun süre tedavisiz kalması durumunda hipertansiyon, iskemik kalp hastalıkları, inme, kalp krizleri gibi sorunlara yol açmaktadır. Çocuklarda ise boy ve kilonun yaşıtlarından geri kalması, okul başarısızlığı ve zihinsel gelişimde aksaklıklar gibi çok ciddi problemler ortaya çıkabilmektedir. Bunlara ilave olarak davranış bozuklukları, hiperaktivite, geceleri yatağı ıslatma, kalp ve ritim bozuklukları görülebilir.
Teşhis ve tedaviye ilişkin önerileriniz nelerdir?
Horlama veya apneler kişinin ailesi veya yakını tarafından uyku sırasında takibi ile anlaşılabilir. Bu durumda mutlaka bir Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanına başvurulmalı ve sebebin ortaya konması gerekmektedir. Horlayan çocuklar mutlaka tarayıcı testlerden geçirilmelidirler. Doktorunuzun burun, boğaz ve boyunda yapacağı muayeneler sonunda durumun basit horlamadan mı veya tıkayıcı uyku apnesinden mi kaynaklandığı ortaya çıkarılır ve gerekli görülürse bir uyku merkezinde inceleme yapılması söz konusu olur.
Son olarak sağlıklı ve kaliteli uyku için önerileriniz nelerdir?
Öncelikle uykudan önce kafein, nikotin, alkol gibi uyarıcıları alınmayın, ağır yemeklerden kaçının. Fiziksel aktiviteleri uyku saatinize yakın zaman diliminde değil gün içinde yapın ve yatak odanızda televizyon, bilgisayar, cep telefonu bulundurmamaya çalışın. Ayrıca haftasonu dahil düzenli uykunun önemli olduğunu unutmayın.